Yaralı ve suskun zamanların
Kasvet yüklü kıvrımlarının tam ortasına
Kanadı kırık, yaralı bir güvercim misali
Düştük nefessiz
Sözsüz
Ve sessiz
Zaman dilsizdir artık
Dakikaları saymanın bir değeri yok
Bir anlamı yok!
Geçmişin, bugünün ve geleceğin
Dünden bugüne nasıl değişmediyse
Bugünden yarına da değişmeyecek
Yürekteki acılarımızın
Hasretlerimizin
Ayrılıklarımızın
Ve yangınlarımızın
Zamanın sarkaçlarına düşüveren silüeti
Bedenimiz yaşlandıkça
Hafızalarımız daha bi gençleşiyor
Yüreğimize bırakılan çizgiler daha da derinleşiyor
Ve giderek
Söndürülmesi imkansız yangınlarımıza dönüşüyor
Hangi yöne dönsek
Yarım kalmış bir bestenin
Ağıt yüklü sözleri çınlar yüreklerimizde
Sahne kapanmış
Perdeler inmiştir
Ve lakin
Perdenin önüne geçemeyişimize dair
Cesaretsizliğimiz ve hayıflarımızın en keskin uçları
Nefes almalarımızın
En çocuksu ve en masum anlarında
Çakılıverir birden
Yüreklerimizin
En kırılgan
En güçsüz
Ve en naif yanlarına
Her gün
Kalplerimizin en mahrem köşelerinde
Nice sevdaları öldürür
Ve tekrar taşırız idam sehpalarına uslanmaksızın
Bizi canlı tutanın katilleriyizdir artık
Ve lakin
Ne onlar ölür bir türlü
Ve ne de bizler vazgeçeriz katilliğimizden
Devasa bir çelişkinin
Uslanmaz figüranlarıyızdır
Söz yücelerden
Boyun eğmekse bizden