Dokuz canımız olsaydı keşke
Sabahlarımız olsaydı
Ağustos ortasında bile
Yorganlarımıza sarıldığımız
Yoksul zamanlarımızada
Yürek dolusu şafaklarında
Seviçlerle yarınlara uzandığımız
Dokuz canımız olsaydı keşke
Komşularımız olsaydı
Akşam oturmalarına gitseydik
Tavşan kanı çaylarımızdan
Yudum yudum içseydik
Bisküvitlerimizi çaya banıp yeseydik
Sonra olur olmaz fıkralar anlatıp
Katıla katıla gülseydik
Uykumuz geldiğinde
Komşuda geceleseydik
Dokuz canımız olsaydı keşke
Uzaklarda bir köyümüz olsaydı
Baharlarla birlikte
Kara trenlere binip gitseydik
Dede, nine, amca, hala
Ellerinden öpseydik
Yukarı bahçede elmalar derleseydik
Tarlalarına buğday
Yüreklerimize umutlar ekseydik
Uzunpınarında kana kana
Soğuk sular içseydik
Çömelip etrafına dedemin
Uzun uzun masallardinleseydik
Acılarımıza birlikte ağlayıp
Sevinçlerimizde birlikte gülseydik
Dokuz canımız olsaydı keşke
Annem olsaydı mesela
Doya doya sarılıp
Sabah akşam cennet kokan ellerinden öpseydik
Gözlerinin içine bakıp
Seni çok seviyoruz anne deseydik
Yanındayken bile sarılıp özleseydik
Mantizlerde kaynattığı tarhana çorbasından
Şifa niyetine kaşık kaşık yeseydik
Onca yükün altında bir of bile demezken
Dilindeki şükürlerden
Keşke nasiplenseydik
Zifiri karanlık odalarda
Kendinden bile saklayarak
Boncuk boncuk gözyaşları dökerken
Gün ağardığında tutunup umutlara
Doya doya sevseydik
Dokuz canımız olsaydı keşke
Bir yuvamız olsaydı
Kahvaltı soframızda bir dilim ekmek
Biraz peynir bulsaydık
Lokmamız az olsa da çokça mutlu olsaydık
Dilimizde suslar yürekten konuşsaydık
Gönül sofralarımızda
Raks edip oynasaydık
Seherde serçelerin seslerine uyanıp
Şefkatin unutulan rengine boyansaydık